25 Ağustos 2015 Salı

ÇÖZÜM SÜRECİ VE SAVAŞ(!) SÖYLEMİ



ÇÖZÜM SÜRECİ VE SAVAŞ(!) SÖYLEMİ

7 Haziran seçimleri sonrası en sık duyduğumuz 3 kelime “çözüm süreci ve savaş”.Bu 3 kelime üzerinden siyaset,üniversiteler,medya,araştırma kuruluşları ,sendikalar,STK lar ,bürokratlar,emniyet güçleri hatta TSK personeli dahi tarafını ve durduğu yeri belirliyor.Silaha bulaşılmadığı sürece iyi de bir şey yapıyorlar.Çünkü bütün sorunların çözümü “konuşmakla” olmalı. Konuşmak her zaman en iyisidir.Buradaki tek ve önemli sorun bilgi sahibi olmadan kelimelere hangi anlamı yüklediğimizdir.Buna rağmen dilin konuşması silahın konuşmasından iyidir.Üstelik yüzlerce yıllık bir sorun olan ve son 30 yılda 40.000 vatandaşımızın canına , 600-700 milyar dolar maddi kayba sebebiyet vermiş bir meseleden bahsediyoruz.
ÇÖZÜM SÜRECİ;Osmanlı dönemini bir tarafa bırakıp sadece cumhuriyet dönemine baktığımızda yeni kurulan devletimizin en önemli meselelerinden birinin KÜRT meselesini olduğunu söylemek abartılı olmaz.Asimilasyon politikaları,yok saymalar,sürgünler,isyanlar,isyanları bastırma harekatları ile 1980 li yıllara gelinmiş.12 Eylül sonrası DİYARBAKIR CEZA EVİNDE filizlenip beslenen ve dünyanın en acımasız 3-5 terör örgütlerinden biri olan PKK doğuyor.
Temellerinin atılması da beslenip filizlenmesi de doğup büyümesi de KAPKARANLIK DEHLİZLER den gün ışığına bir türlü çıkarılamayan örgütten bahsediyoruz.Bağımsız Kürt devletinden,otonom bir yapıya ,oradan özerk bir yerel yönetime hatta demokratik bir toplum idealine kadar zamanla değişen bir idealler silsilesi mevcut.Bunu yaparken kundaktaki bebekten ,hamile kadınlara ,masum vatandaşlardan ,çocuk-genç-yaşlı-kadın ayrımı yapmadan canice cinayetler işlemiş bir örgüt.Çözüm için denenen “bir çok yollar” örgütün tamamen yok olmasını sağlayamamış. Güvenlikçi mücadele yöntemleri ile nispi başarılar sağlanmış görünse bile 17 000 civarındaki faili meçhul gerçeği de önümüzde  durmakta.
PKK terör örgütü yaptığı katliamların yanında uyuşturucu sevkiyatı,kaçak insan ticareti ,silah kaçakçılığı,kara para aklama faaliyetleri gibi her yolu kullanarak kendine çok yüksek miktarlarda maddi güç elde etmiş.Ve kaçınılmaz olarak bir çok ülkeden destek görerek lokal bir örgütten uluslar arası bir örgüte evrilmiştir.
PKK terör örgütünün kurulduğu ilk günlerden itibaren kurulan her hükümetimiz sorunun çözümü için (kendi siyasi görüşüne göre )çalışmış.Tüm siyasi partilerin konu ile ilgili çalışmaları olmuş.Çözümü;kimi temel insan haklarını bağlamında üretebileceğini,kimi halkların kardeşliği-eşitliği ile sorunu çözeceğini,kimi “ya sev ya derk et “ özdeyişini rehber edinmiş,kimi ise güvenlikçi politikalarla bu iş  çözülür demiş.13 yıldan bu yana HÜKUMET olan ancak son 5 yılında iktidar olamaya başlayan AK PARTİ hükumetleri ilk kez farklı bir çözüm yolu denemeye başladı.Sivil-siyasi çözüm.Buna ÇÖZÜM SÜRECİ ,MİLLİ BİRLİK ve KARDEŞLİK PROJESİ gibi değişik adlar verildi.
Bu SİVİL-SİYASİ SÜRECE ülkemizde kendini “AKTÖR” olarak gören her kişi ve kurum değişik ad ve misyon belirledi.Kimi ihanet dedi,kimi bölücülük dedi,kimi doğu-güneydoğu satıldı dedi,kimi asrın projesi dedi.Destekleyenleri olduğu kadar muhalifleri de oldu.Muhalif olanlar işi vatana ihanete kadar taşıdı.
Son 5 yılda İKTİDAR olmaya başlayan hükümet konuyu DEVLET politikası haline taşıdı.Konunun özü ;Çözümü silahta değil siyasette aramak oldu.Bu hamlenin  aynı zamanda ciddi bir siyasi risk  içermekte olduğunu bilen İKTİDAR bu riski alarak son 2-3 yılda tam anlamıyla olmasa da silahların susmasını sağladı.Artık şehit cenazeleri gelmiyor,temel hak ve hürriyetler açısından ilerlemeler sağlanıyor,bölgeye ciddi devlet yatırımları yapılıyor,karşılıklı sözler açıklamalar yapılıyor ,akil insanlar tüm ülkeyi karış karış geziyor,barış havası ülkeye ve bölgeye  yayılıyor..Daha düne kadar Kürtçe haricinde dil bilmeyen analar cezaevlerindeki evlatları ile konuşamazken bu gün TRT bünyesi KÜRTÇE yayın yapan kanal oluşturuldu.Kürtçe dershaneler,üniversitelerde kürsüler oluşturuldu.Kürtçe şarkı söylediği için yurt dışında ölen sanatçılar varken bu gün kürtçe türküler,yazılar makaleler şiirler yazılmaya başlandı.Bütün bunlar olurken bir ara öyle bir hava oluştu ki çözüm bu kadar kolaydı da binlerce canlar niye boşuna heba oldu düşüncesi oluştu.Ve bu gün bu işin bu kadar da kolay olmadığı daha iyi anlaşıldı.
Arap baharı olarak başlayan ve daha sonra özellikle bizim komşularımızda baş gösteren iç savaşlar,bölünmeler ve bu dünya konjöktürü üzerine gelen 7 Haziran seçimleri bir dönüm noktası oldu.Çözüm sürecinde terör örgütünce yapılan saldırılar(daha çok iş makinelerine ,yatırımlara,barajlara,havaalanlarına)  sürece zarar vermemesi için görmezden gelindi.
AK PARTİ hükumetlerinin kurulduğu ilk yıllardan itibaren  hızlı bir değişim-dönüşüm yaşayan devlet-millet yapımız bizi AB müktesebatına yaklaştırırken ekonomik olarak orta gelir gurubu ülkeler seviyesine çıkmamızı da sağladı.Üst gelir gurubuna çıkabilmek için daha ileri demokrasi ,temel insan hakları ,uluslar arası hukuk normları gibi gelişmişlik kriterlerine ulaşacak değişimin dönüşümün yapılmasında zorlanıldı.Bu zorluğu en çok yaşayan da AK PARTİ nin kendi içindeki değişimi-dönüşümü oldu.Ayrıca işin en ilginç ve sorunlu yanı da bu dönemde muhalefet partileri ülkemizdeki değişime-dönüşüme ayak direyip ciddi bir muhalefet boşluğu oluşturdular.
Bu kısa bilgilerden sonra 7 Haziran seçimlerinin etkisini irdelemek daha anlaşılır olur.Şöyle ki;
i-İktidar süreci yönetirken muhatap olarak en baskın şekilde terör örgütü ve bağlantılı unsurları ile müzakerelerde muhatap yaptı.Doğu ve güneydoğuda etkin olan diğer siyasi parti,STK ve kanaat önderleri çok fazla dikkate alınmadı. PKK kendini Kürtlerin hatta ülkedeki temel hak ve hürriyetlerin  tek temsilci olarak gösterirken(HDP TÜRKİYE PARTİSİ OLACAK SÖYLEMİ) iktidar bu duruma fazlaca müdahil ol(a)madı.
ii-İmralının(Apo) Kürtlerin tek ve güçlü  önderi olduğu gerçeğinin  kabul edilmesini sağlamak için İKTİDARIN gayreti başarı getirse de uluslararası terör örgütü olan PKK için bu durum asla kabul edilemez olmuştur. İmralının yaptığı “ silahlı mücadele dönemi bitmiştir bundan sonra sivil mücadele gerek.Bunun için de kongre toplanıp silah bırakma kararı alınsın” çağrısı KANDİL(arkasındaki uluslar arası güçler) tarafından kabul görmemiş ve çağrının gereği de yapılmamıştır.Hatta Kandilden yapılan bazı açıklamalarda Aponun tutsak olduğu ve söylemlerinin geçerli olmadığı yönünde oldu.
iii-Sivil mücadelenin öne çıktığı seçim öncesinde TÜRKİYE’lilik iddiası ile barajı geçerek 80 milletvekili ile TBMM de temsil hakkı elde etti.Bu başarıyı sağlayan HDP KÜRT sorununun temsilinde  PKK nın ciddi bir rakibi oldu.Bu durumun en iyi ispatı ise;7 Haziran sonrası Demirtaş’ın yaptığı her ciddi söylem(Emanet oylar gibi) KANDİL tarafından kabul görmemiş hatta tam tersi açıklamalar yapılarak Demirtaş’ ın söylemlerini değiştirmesi sağlanmıştır.
iv-Kendini KÜRT meselesinin  tek muhatabı olarak gören KANDİL ,seçimde 80 milletvekili ile güçlü bir şekilde temsil hakkı kazanan HDP yi kontrol altına alma ihtiyacı hissetti.Aksi halde kendi varlığı tartışılacak ve nihayetinde kendi içindeki meşruiyetini kaybedeceğini anladı.İmralının Silah bırakma çağrısına  uymayan  KANDİL seçim sonrası silah bırakmayacağını ve devrimci halk hareketini başlatarak halkı devlete isyana çağırdı.Terör saldırıları ve kalleşçe yapılan  pusularla şehitler verdirerek bir çok yerde sözde otonom-özerklik ilan etti.Ve büyük operasyonlar  bu şekilde başlamış oldu.
v-Her devletin yaptığı ve yapacağı gibi TERÖR örgütlerine operasyon yapılır.Terör örgütlerinin yaptığına da SAVAŞ denmez TERÖR denir.SAVAŞ dediğiniz zaman TERÖR ÖRGÜTÜNE meşruiyet kazandırılmış olur.

Sonuç olarak uzun yıllardır çözülemeyen KÜRT MESELESİNDE sivil bir çözüm yoluna girilmiş.3 yıla yakın bir süre silahların susturulmuş olması  büyük bir kazançtır.İnsan hayatından kıymetli hiçbir şeyin olmadığı hepimizin ortak değeridir.Öncelikle bölge halkı ve tüm ülke BARIŞIN huzurunu yaşamıştır.Bu dönemde HDP ye sahip çıkarak KANDİL’in vesayetinden kurtarılmalıdır.Sorunlarımızın çözümü sivil,siyasi ve söz ile  olmalıdır.Bunun yeri de milletin iradesinin yansıdığı TBMM dir.Barışın ancak sivil mücadele ile geleceğine herkesin inanmasını sağlamak ,savaş naralarından uzak durmak gerekir.Aziz milletimizin sağ duyusuna inanalım ve güvenelim.25.082015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder