ÇÖZÜM SÜRECİ VE SAVAŞ(!) SÖYLEMİ
7 Haziran seçimleri sonrası en sık
duyduğumuz 3 kelime “çözüm süreci ve savaş”.Bu 3 kelime üzerinden
siyaset,üniversiteler,medya,araştırma kuruluşları ,sendikalar,STK lar
,bürokratlar,emniyet güçleri hatta TSK personeli dahi tarafını ve durduğu yeri
belirliyor.Silaha bulaşılmadığı sürece iyi de bir şey yapıyorlar.Çünkü bütün
sorunların çözümü “konuşmakla” olmalı. Konuşmak her zaman en iyisidir.Buradaki
tek ve önemli sorun bilgi sahibi olmadan kelimelere hangi anlamı
yüklediğimizdir.Buna rağmen dilin konuşması silahın konuşmasından
iyidir.Üstelik yüzlerce yıllık bir sorun olan ve son 30 yılda 40.000
vatandaşımızın canına , 600-700 milyar dolar maddi kayba sebebiyet vermiş bir
meseleden bahsediyoruz.
ÇÖZÜM SÜRECİ;Osmanlı dönemini bir
tarafa bırakıp sadece cumhuriyet dönemine baktığımızda yeni kurulan
devletimizin en önemli meselelerinden birinin KÜRT meselesini olduğunu söylemek
abartılı olmaz.Asimilasyon politikaları,yok saymalar,sürgünler,isyanlar,isyanları
bastırma harekatları ile 1980 li yıllara gelinmiş.12 Eylül sonrası DİYARBAKIR
CEZA EVİNDE filizlenip beslenen ve dünyanın en acımasız 3-5 terör örgütlerinden
biri olan PKK doğuyor.
Temellerinin atılması da beslenip
filizlenmesi de doğup büyümesi de KAPKARANLIK
DEHLİZLER den gün ışığına bir türlü çıkarılamayan örgütten
bahsediyoruz.Bağımsız Kürt devletinden,otonom bir yapıya ,oradan özerk bir
yerel yönetime hatta demokratik bir toplum idealine kadar zamanla değişen bir
idealler silsilesi mevcut.Bunu yaparken kundaktaki bebekten ,hamile kadınlara
,masum vatandaşlardan ,çocuk-genç-yaşlı-kadın ayrımı yapmadan canice cinayetler
işlemiş bir örgüt.Çözüm için denenen “bir
çok yollar” örgütün tamamen yok olmasını sağlayamamış. Güvenlikçi mücadele
yöntemleri ile nispi başarılar sağlanmış görünse bile 17 000 civarındaki faili
meçhul gerçeği de önümüzde durmakta.
PKK terör örgütü yaptığı katliamların
yanında uyuşturucu sevkiyatı,kaçak insan ticareti ,silah kaçakçılığı,kara para
aklama faaliyetleri gibi her yolu kullanarak kendine çok yüksek miktarlarda
maddi güç elde etmiş.Ve kaçınılmaz olarak bir çok ülkeden destek görerek lokal
bir örgütten uluslar arası bir örgüte evrilmiştir.
PKK terör örgütünün kurulduğu ilk
günlerden itibaren kurulan her hükümetimiz sorunun çözümü için (kendi siyasi
görüşüne göre )çalışmış.Tüm siyasi partilerin konu ile ilgili çalışmaları
olmuş.Çözümü;kimi temel insan haklarını bağlamında üretebileceğini,kimi
halkların kardeşliği-eşitliği ile sorunu çözeceğini,kimi “ya sev ya derk et “ özdeyişini rehber edinmiş,kimi ise güvenlikçi politikalarla
bu iş çözülür demiş.13 yıldan bu yana
HÜKUMET olan ancak son 5 yılında iktidar olamaya başlayan AK PARTİ hükumetleri
ilk kez farklı bir çözüm yolu denemeye başladı.Sivil-siyasi çözüm.Buna ÇÖZÜM
SÜRECİ ,MİLLİ BİRLİK ve KARDEŞLİK PROJESİ gibi değişik adlar verildi.
Bu SİVİL-SİYASİ SÜRECE ülkemizde
kendini “AKTÖR” olarak gören her kişi ve kurum değişik ad ve misyon
belirledi.Kimi ihanet dedi,kimi bölücülük dedi,kimi doğu-güneydoğu satıldı
dedi,kimi asrın projesi dedi.Destekleyenleri olduğu kadar muhalifleri de
oldu.Muhalif olanlar işi vatana ihanete kadar taşıdı.
Son 5 yılda İKTİDAR olmaya başlayan
hükümet konuyu DEVLET politikası haline taşıdı.Konunun özü ;Çözümü silahta değil siyasette aramak oldu.Bu
hamlenin aynı zamanda ciddi bir siyasi
risk içermekte olduğunu bilen İKTİDAR bu
riski alarak son 2-3 yılda tam anlamıyla olmasa da silahların susmasını
sağladı.Artık şehit cenazeleri gelmiyor,temel hak ve hürriyetler açısından
ilerlemeler sağlanıyor,bölgeye ciddi devlet yatırımları yapılıyor,karşılıklı
sözler açıklamalar yapılıyor ,akil insanlar tüm ülkeyi karış karış
geziyor,barış havası ülkeye ve bölgeye
yayılıyor..Daha düne kadar Kürtçe haricinde dil bilmeyen analar cezaevlerindeki
evlatları ile konuşamazken bu gün TRT bünyesi KÜRTÇE yayın yapan kanal
oluşturuldu.Kürtçe dershaneler,üniversitelerde kürsüler oluşturuldu.Kürtçe
şarkı söylediği için yurt dışında ölen sanatçılar varken bu gün kürtçe türküler,yazılar
makaleler şiirler yazılmaya başlandı.Bütün bunlar olurken bir ara öyle bir hava
oluştu ki çözüm bu kadar kolaydı da binlerce canlar niye boşuna heba oldu
düşüncesi oluştu.Ve bu gün bu işin bu kadar da kolay olmadığı daha iyi
anlaşıldı.
Arap baharı olarak başlayan ve daha
sonra özellikle bizim komşularımızda baş gösteren iç savaşlar,bölünmeler ve bu
dünya konjöktürü üzerine gelen 7 Haziran seçimleri bir dönüm noktası oldu.Çözüm
sürecinde terör örgütünce yapılan saldırılar(daha çok iş makinelerine
,yatırımlara,barajlara,havaalanlarına)
sürece zarar vermemesi için görmezden gelindi.
AK PARTİ hükumetlerinin kurulduğu ilk
yıllardan itibaren hızlı bir değişim-dönüşüm
yaşayan devlet-millet yapımız bizi AB müktesebatına yaklaştırırken ekonomik
olarak orta gelir gurubu ülkeler seviyesine çıkmamızı da sağladı.Üst gelir
gurubuna çıkabilmek için daha ileri demokrasi ,temel insan hakları ,uluslar
arası hukuk normları gibi gelişmişlik kriterlerine ulaşacak değişimin dönüşümün
yapılmasında zorlanıldı.Bu zorluğu en çok yaşayan da AK PARTİ nin kendi
içindeki değişimi-dönüşümü oldu.Ayrıca işin en ilginç ve sorunlu yanı da bu
dönemde muhalefet partileri ülkemizdeki değişime-dönüşüme ayak direyip ciddi bir
muhalefet boşluğu oluşturdular.
Bu kısa bilgilerden sonra 7 Haziran
seçimlerinin etkisini irdelemek daha anlaşılır olur.Şöyle ki;
i-İktidar süreci yönetirken muhatap
olarak en baskın şekilde terör örgütü ve bağlantılı unsurları ile müzakerelerde
muhatap yaptı.Doğu ve güneydoğuda etkin olan diğer siyasi parti,STK ve kanaat
önderleri çok fazla dikkate alınmadı. PKK kendini Kürtlerin hatta ülkedeki temel
hak ve hürriyetlerin tek temsilci olarak
gösterirken(HDP TÜRKİYE PARTİSİ OLACAK SÖYLEMİ) iktidar bu duruma fazlaca
müdahil ol(a)madı.
ii-İmralının(Apo) Kürtlerin tek ve
güçlü önderi olduğu gerçeğinin kabul edilmesini sağlamak için İKTİDARIN
gayreti başarı getirse de uluslararası terör örgütü olan PKK için bu durum asla
kabul edilemez olmuştur. İmralının yaptığı “ silahlı mücadele dönemi
bitmiştir bundan sonra sivil mücadele gerek.Bunun için de kongre toplanıp silah
bırakma kararı alınsın” çağrısı KANDİL(arkasındaki uluslar arası güçler)
tarafından kabul görmemiş ve çağrının gereği de yapılmamıştır.Hatta Kandilden yapılan
bazı açıklamalarda Aponun tutsak olduğu ve söylemlerinin geçerli olmadığı
yönünde oldu.
iii-Sivil mücadelenin öne çıktığı
seçim öncesinde TÜRKİYE’lilik iddiası ile barajı geçerek 80 milletvekili ile TBMM
de temsil hakkı elde etti.Bu başarıyı sağlayan HDP KÜRT sorununun temsilinde PKK nın ciddi bir rakibi oldu.Bu durumun en
iyi ispatı ise;7 Haziran sonrası Demirtaş’ın yaptığı her ciddi söylem(Emanet
oylar gibi) KANDİL tarafından kabul görmemiş hatta tam tersi açıklamalar
yapılarak Demirtaş’ ın söylemlerini değiştirmesi sağlanmıştır.
iv-Kendini KÜRT meselesinin tek muhatabı olarak gören KANDİL ,seçimde 80
milletvekili ile güçlü bir şekilde temsil hakkı kazanan HDP yi kontrol altına
alma ihtiyacı hissetti.Aksi halde kendi varlığı tartışılacak ve nihayetinde
kendi içindeki meşruiyetini kaybedeceğini anladı.İmralının Silah bırakma
çağrısına uymayan KANDİL seçim sonrası silah bırakmayacağını ve
devrimci halk hareketini başlatarak halkı devlete isyana çağırdı.Terör
saldırıları ve kalleşçe yapılan
pusularla şehitler verdirerek bir çok yerde sözde otonom-özerklik ilan
etti.Ve büyük operasyonlar bu şekilde
başlamış oldu.
v-Her devletin yaptığı ve yapacağı
gibi TERÖR örgütlerine operasyon yapılır.Terör örgütlerinin yaptığına da SAVAŞ
denmez TERÖR denir.SAVAŞ dediğiniz zaman TERÖR ÖRGÜTÜNE meşruiyet kazandırılmış
olur.
Sonuç olarak uzun yıllardır
çözülemeyen KÜRT MESELESİNDE sivil bir çözüm yoluna girilmiş.3 yıla yakın bir
süre silahların susturulmuş olması büyük
bir kazançtır.İnsan hayatından kıymetli hiçbir şeyin olmadığı hepimizin ortak
değeridir.Öncelikle bölge halkı ve tüm ülke BARIŞIN huzurunu yaşamıştır.Bu dönemde
HDP ye sahip çıkarak KANDİL’in vesayetinden kurtarılmalıdır.Sorunlarımızın
çözümü sivil,siyasi ve söz ile olmalıdır.Bunun
yeri de milletin iradesinin yansıdığı TBMM dir.Barışın ancak sivil mücadele ile
geleceğine herkesin inanmasını sağlamak ,savaş naralarından uzak durmak
gerekir.Aziz milletimizin sağ duyusuna inanalım ve güvenelim.25.082015

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder