İMAN ve
DOĞRU BİLGİ
Çok sık kullanılan bir sözümüz var;”ÜLKEMİZ
ZOR GÜNLERDEN ZOR SÜREÇLERDEN GEÇİYOR” diye.Bu sözü o kadar çok
kullanıyoruz ki nerede ise her günümüz “ zor günler “ oldu.Ancak
yaşadığımız ve yaşayacağımız ayların gerçekten “zor süreçler”
olduğuna inanıyorum.Süreci anlamak adına bazı soruları sorup ,okuyup
araştırıp cevaplarını kendimize vermemiz gerekir .Belki o zaman zor
olarak gördüğümüz sürec kolaylaşır.
Günlük hayatımızda deriz ki;nüfusunun
% 99 u Müslüman olan bir ülkede yaşamaktayız.Dini yaşam şeklimize göre;
i-Gündelik hayatımızı sadece İslam
dinine inanmış bir kişi olarak sürdürebiliriz.
ii-İnanmanın yanında dini vecibeleri
yerine getirmeye çalışan biri de olabiliriz.
iii-Bir adım daha atarak; hayatımızı
dinin belirlediği hedefe varmak için gerekli amaçlar üzerinden yaşamaya çalışıyor
olabiliriz.
iv-Hatta hayatımızı dine adamış
olabiliriz.
Dini “farklı yaşama şekillerinin”
günlük hayatımızdaki yansıması bizleri mezhep,cemaat,tarikat,ekol,okul mensubiyetine
zorlayabilir. Hangi noktada olursak olalım SORULARIMIZA İslam dininin CEVAPLARINI
bilmemiz şarttır.Ayrıca,devlet olarak
ta laik-demokratik bir hukuk devletinde olduğumuza
göre hayatımızı yürürlükteki yasalara göre yaşamalıyız.Bu
yasalardan beğenmediğimiz var olsa da (ki var olması çok normaldir)
uyma zorunluluğumuz var.Beğenmediklerimizi de değiştirmenin usulü ve
esası yine yürürlükteki yasalarda mevcuttur.
Müslüman olmanın ilk şartı Allahın
varlığına ve birliğine ,Hz Muhammed’in (SAV) Allah’ın kulu ve SON PEYGAMBERİ
olduğuna inanmak ve iman etmektir.Bunlardan sonra imanın diğer şartları olan
meleklere,kitaplara,resullere,kaza- kadere iman etmek gelir.O halde biz
Müslümanlar Hz.İsa ,Hz Musa,Hz Davud’ ve Kur’anda adı geçen tüm peygamberlere
inanıp iman ederiz.Bu peygamberlere inanmakla ne Hıristiyan ne Musevi
ne de diğer dinlerden oluruz.Ancak bir Yahudi veya bir Hıristiyan Hz. Muhammed’in
(SAV) son peygamber olduğuna inanmaz. Daha doğrusu inanamaz.Çünkü inanırlarsa
zaten Müslüman olmuş olurlar.Şimdi birinci soru;
1-Hz. Muhammed’i (SAV) son
peygamber olarak tanımayanlarla DİNLER ARASI DİYALOG nasıl olur? İbrahim’i
dinleri bir araya getirmek yeni bir din ihsası değil mi? Allah
katındaki tek ve son dinin İslam olduğunu söyleyen ayetler ne olacak.
Şimdi ikinci soru;
2-Ülkemizde var olan tarikat ve
cemaatler kendilerini STK olarak görüyor mu?.Tarikat ve cemaatlerin iktidar
veya hükümetlerden talepleri nelerdir,taleplerin bu güne kadar ne kadarı
karşılanmıştır?Talepler daha çok dünyevi işlerle mi ilgili yoksa nefis
terbiyesi-kamil insan olabilmek için yaşamsal temel ihtiyaçların karşılanmasına
mı yöneliktir?.
Ülkemiz parlamenter sistemle
yönetilen demokratik ,laik, sosyal ve hukuk devleti.Egemenliğin kayıtsız
şartsız millette olduğu ve çok partili seçimler sonucu yetki alan
hükümetlerle yönetilen bir ülkeyiz.Seçim kanununu beğenmeyebiliriz,siyasi
partiler kanunumuz uluslararası hukukun gerektirdiği şartlara sahip olmayabilir
.Hukukun değil de kanunun egemen olduğu bir pratiği yaşıyor da olabiliriz.Ancak
bütün bunlar bizim demokratik bir ülke olmadığımızı göstermez.Ülkenin yönetimi
,seçimlerle millete hesap veren hükümetler ile yürütülür.İktidara gelen her
hükümet muktedir olmak ister.Bu isteğin önündeki engelleri ortadan kaldırmak
sadece iktidarın değil muhalefetinde asli görevidir.Çünkü o muhalefet yarın
iktidar olmak için hazır olandır.
Cumhuriyetimiz kurulduğu günden beri
biliriz ki iktidar olan hükümetler tam manası ile muktedir
olamamışlardır.Vesayet rejimi hep devam ede gelmiştir.Vesayetin sadece dozu ve
rengi değişmiştir.
Ülke yönetimine siyasi partiler talip olur
ve seçimlere siyasi partiler katılır.Siyasi partiler de seçimi kazanmak için
sivil toplum kuruluşlarının(STK) desteğini almak isterler.Her STK ,üyelerinin
hak ve menfaatlerini korumak için iktidara talip olan partilerden istek ve
talepte bulunur.İslamiyet’te önemli bir yere sahip olan tarikatları-cemaatleri
STK olarak kabul edenler olduğu gibi STK olarak kabul etmeyenler de
vardır.Tarikat ve cemaatlerin bazıları kendilerini STK olarak görüp ülke
yönetiminde söz sahibi olmak isteyebilirler.Bu durum aleni olarak duyurup
yapılırsa herhangi bir sorun olmaz.Çünkü bu tarikat-cemaate girecek olan bir
Müslüman bilir ki sadece imanını sağlamlaştırmak ve nefsini terbiye etmekle
yetinilmeyecek aynı zamanda dünyevi iktidardan bazı taleplerde bulunulacak.
3-İslam’da bilgi kaynaklarından sayılmayan rüyalar ile amel yapılır mı
yapılırsa nasıl yapılır?
İslamiyet’te İlim,
insanın vahiy, akıl ve duyu organları aracılığıyla elde ettiği kesin bilgilere
denir.İslamiyet’te bilgi kaynakları 3
tanedir.1-Doğru haber (a-Vahiy b-mütevatir haber).2-Selim Hisler( Beş
Duyu organlarımız),3-Akıl.
Allahın emri olan dinlerin peygamberlere
bildirilmesi vahiy yoluyla olmaktadır.Bizim dinimizde Vahiyler çoğunlukla
1-Cebrail(A.S) vasıtası ile peygamberimize bildirilmiş.2- peygamberimize
vahiy direk olarak bildirilmiştir.3-peygamberimize sadık (gerçek) rüya yoluyla
bildirilmesidir.Vahiyler sadece peygamberlere bildirilen bilgilerdir.
Peygamberler mucizeler gösterir Allahın
veli kulları ise kerametler gösterir. Velinin
velayet iddiasında bulunması, yani “Ben veliyim” demesi doğru(uygun) değildir.
Keramet sahibi olan kimse bu kerametle gururlanmaz ve kerametini iftihar
vesilesi yapmaz. İstidraç sahibi ise gösterdiği harika ile gurur duyar.
Kibri artar, kendisini Allah'ın gazabından emin bilir.
Velayet sahibi bir insan sadık rüya görebilir ancak bu rüya ile bir
başkası amel yapamaz.Başkasının rüyası ile amel yapan bir kimse yaptığı amelin
hesabını kendi verir.Ancak Velayet sahibi gördüğü rüya ile kendisi amel
işleyebilir. O halde İslam’da bilgi kaynağı olarak velayet sahibi insanların
rüyaları kabul edilmez.;
Şeytanın peygamberimizin şekline bürünüp rüyalarımıza giremeyeceğini
biliyoruz .Ancak biz peygamberimizi cismani olarak tanımıyoruz ki
gördüğümüzün peygamberimiz olup olmadığını anlayalım.
Gündelik hayatımızda hataya düşmemek
için bize sunulan bilgilerin doğruluğunu sorgulamamız gerekir.Bu sorgulamayı
ticari hayatta,sosyal yaşantımızda,iş yerinde yapıyoruz.MÜMİN-MÜNAFIK-FASIK
sıfatlarını kullanırken DOĞRU BİLGİ sahibi değil isek İMANIMIZDAN olabileceğimiz
gibi,ailemizle,akrabalarımızla,eş-dost bildiklerimizle düşman da olabiliriz.Bu
zor ve sıkıntılı günlerde DOĞRU BİLGİ ile ÜLKEMİZİ de İMANIMIZI da koruyalım.03.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder