30.12.2016 Cuma günü tüm Türkiye'de camilerimizde okunan hutbeyi aynen paylaşıyorum.
ÖMÜR NİMETİ
Cumanız Mübarek
Olsun Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum
âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a karşı
gelmekten sakının ve herkes, ebedi âlem için ne hazırlamış olduğuna baksın…” 1
Okuduğum
hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Beş şey gelmeden
önce beş şeyin değerini iyi bil: Ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş
zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan
önce sağlığın”2
Kardeşlerim!
Kısa
bir süre önce hep birlikte yeni bir hicri yıla girdik. Bugünlerde ise miladi
yılın son günlerini yaşıyoruz. Ömür sermayemizden bir yıl daha eksildi. Yüce
Rabbimiz, hepimize hayırlı, bereketli bir ömür lütfeylesin.
Şu
bir gerçek ki; ister hicri, ister miladi olsun. Mühim olan, günlerimizi,
yılımızı nasıl değerlendirdiğimizdir. Zamanın birer şahidi olan ay da Allah’ın
âyetidir, güneş de Allah’ın âyetidir. Aslolan, Rabbimizin bir nimeti ve emaneti
olan zamanın içini nasıl doldurduğumuzdur. Sayılı nefeslerimizi nasıl ve hangi
amaçla harcadığımızdır. Ömür sermayemizin her bir ânını, her bir gününü
yaratılış ve varlığımızın gayesine uygun olarak kullanıp kullanmadığımızdır.
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimizin
dünya imtihanında bizlere takdir ettiği kısa bir zaman vardır. Bizler bu zamana
“ömür” diyoruz. Beyhude geçirilmiş bir hayata ömür denilemez. Ömür, iyilik ve
güzelliklerle geçirilmiş bir hayattır. Ömür, insani ve ahlaki erdemlerle tezyin
edilmiş bir hayattır. Ömür, emanet ve sorumluluk bilinciyle iman ve salih
amellerle mamur kılınmış bir hayattır.
Kardeşlerim!
Peygamberimiz
(s.a.s), “Kıyamet gününde insanoğlu şu
beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz.”3
buyurmuştur. Hesabını vereceğimiz ilk nimet, ömür nimetidir nasıl, nerede
Ömrümüzü geçirdiğimizden, zamanımızı nasıl değerlendirdiğimizden, hâsılı bütün
yapıp ettiklerimizden sorguya çekileceğiz.
Kardeşlerim!
Kıyamet
gününde bize yöneltilecek olan ikinci
soru, gençliğimizi nasıl, nerede geçirdiğimizdir.
Bu soruyu hiçbir zaman zihnimizden çıkarmamalıyız. Zira kimi zaman, ibadet
etmeyi, iyi işler yapmayı gençlikten sonraya ertelemek gibi bir yanlışın
içerisine düşebiliyoruz. Oysa Peygamberimiz (s.a.s), ideal gençleri, “Neşeyi
huzuru Rabbine ibadette bulan gençler” 4 diye tarif etmiştir.
Aziz Müminler!
Hesap
günü bizlere sorulacak bir diğer soru ise Allah’ın
lütfettiği bize kazancımızla ilgili olacaktır. Rabbimiz, malını nereden
kazandın, nereye harcadın? Helale harama riayet ettin mi? Yoksulun, ihtiyaç
sahibinin hakkını gözettin mi? diye soracaktır bizlere. Zira mal, servet, her
türlü imkân ve kazanç Yüce Rabbimizin bizlere birer emanetidir. Bütün bunlar
zihnimizi, kalbimizi, geleceğimizi esir almamalıdır.
Kardeşlerim!
Rabbimizin huzurunda bizlere sorulacak bir
diğer ise soru ,ilimle ilgilidir. O
gün şu sorulara muhatap olacağız: İlminle amel ettin mi? Onu insanlığın hayrı
ve yararına mı kullandın, yoksa kötülükler için bir silaha mı dönüştürdün?
İlmin, insanlar arasında güzelliklerin yayılmasına mı vesile oldu, yoksa onu
fitne, fesat ve bozgunculuğa mı vesile kıldın? Sahip olduğun ilim, bilgi senin
hayatına, ahlakına, ilişkilerine rehberlik etti mi?
Aziz Kardeşlerim!
Her yılın sonu,
yeni bir yılın başlangıcıdır aslında. Öyleyse bu yeni başlangıcı vesile kılarak
hadiste dile getirilen soruları kendimize yeniden soralım. Unutmayalım ki; ömür
sermayesinden geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış gayesini unutarak,
değerlerimizle örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayr-i meşru tutum ve
davranışlar sergilemek bir mümine asla yakışmaz. Yeni bir yılın ilk saatlerinin
başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa
dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında
muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla
kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür.
Kardeşlerim!
Yüce
Rabbimiz, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli
yaşayabilmeyi bizlere nasip eylesin. Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat
yaşamaktan hepimizi muhafaza eylesin. 1 Haşr, 59/18. 2 Hâkim, el-Müstedrek, IV,
341. 3 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1. 4 Buhârî, Ezan, 36.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder