ORTA DOĞU HARİTASI ve 3.DÜNYA SAVAŞI
“7 yıl önce 6 Aralık 2015 tarihinde
aşağıdaki makaleyi yazmıştım. O günler 15 Temmuz ihanet kalkışmasını henüz
yaşamadığımız günlerdi. Ortadoğu’daki savaş hali devam ederken 2017 yılında ABD
başkanı D.TRUMP’un KUDÜS için yaptığı açıklama yangına benzin dökmek olmuştu .Günümüzde
ise RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI ateşin iyice harlandığı bir sürece everildiğimizi
gösterdi. Bu ateşin en az hasarla söndürülmesi İNSANLIK
ADINA
hepimizin görevidir.
Coğrafyamız
kaderimizdir ve öyle bir coğrafya da yaşıyoruz ki Dünyanın gözü 7/24 saat
üzerimizde. Esen her rüzgarın, düşen her yaprağın, yağan her damlanın, doğan
her bebeğin, ölen her insanın ve üretilen-tüketilen her şeyin izlendiği kayıt altına alındığı ve tüm bu
hareketliliklerden gelecek için
PLANLAMALARIN yapıldığı bir coğrafya. Planlamayı yapanlar, uygulayanlar
ve uygulanan topraklar ve insanlar. Bu üç unsurun uyum ve/veya uyumsuzluğunu
bölge ve dünya olarak yaşıyoruz.
İnsanlık
tarihi ile eşdeğer bir geçmişe sahip olan Anadolu toprakları medeniyetlere yuva
olmuş. Kıtaları birleştirmiş, denizleri kavuşturmuş. Şimdi de ENERJİ hatları ile hayatın kolay
yaşanılır olmasını sağlıyor. Yine binlerce yıllık Uzakdoğu zenginliklerinin
batı dünyasına İPEK YOLU ile KÖPRÜ
olmuş. Bu gün ise üretimde dev hamleler yapan Çin’in ürünlerini batıya ulaştıracak yol da
ANADOLUMUZDAN geçiyor. 3.üncü köprümüz hizmete açıldığında(Açıldı ve yaptığı hizmeti
yaşayıp görüyoruz) Uzakdoğu’dan vagonlara yüklenen ürünler Avrupa
nın büyük A.V.M. lerinin raflarına direk ulaşacak.3.üncü hava alanı ise Dünya
Havacılığının Avrupa merkezli
uçuşlarının rotasını İstanbul’a çevirmiş olacak(ROTANIN ARTIK İSTANBUL HAVAALANI
OLDUĞUNU TÜM DÜNYA GÖRDÜ,BİZDEKİ BAZI GÖZÜ KÖRLER HARİÇ) Kanal İstanbul
ile de soğuk sulardan sıcak sulara ulaşmak isteyen her şeyin YÖNETİMİ,
devletimizin kontrolünde olacak.
Ortadoğu’daki
zengin petrol yataklarının kontrolünü ele geçirmek isteyen BATI DÜNYASI bu amaç için Dünyayı ama
özellikle Ortadoğu’yu (Osmanlı
Topraklarını) ateşe verip yangın yerine çevirerek 1.Dünya Savaşı ile istediğini
almış. Aradan geçen 100 yıl cetvel ile çizilen sınırların, para ile satılan
saltanatların fonksiyonelliğini bitirdi. İnsanlar evrensel değerleri görmeye,
öğrenmeye ve yaşamaya başladı. Bu durum Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesini
gerektirince MASANIN yeniden kurulması gerekti.
Şu
günlerde 21.yüzyılın “GÜÇLÜLERİ”
masaya kimlerin hangi güçle oturacağının belirlendiği günler. Bu oyunun da
SAHNESİ her zaman olduğu gibi ORTADOĞU ve özelinde de SURİYE seçilmiş. Suriye’deki
iç savaşta sahne almayan herhangi bir
dünya devleti var mı?. Başta ABD olmak
üzere, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Çin, İran, İsrail,…Ve her ülke
MAŞALARI ile Ortadoğu’daki savaşta
varlar. Zaman zaman maşaları tutan eller değişiyor, zaman zamanda maşa ile
tutulanlar değişiyor. Ama savaş devam ediyor. Siviller ölüyor, tarih yok
ediliyor, tabiat değiştiriliyor.
İşte tam
bu noktada TÜRKİYE Ortadoğu’nun haritasının çizileceği MASA da olmayı
doğal hakkı olarak görüyor. Aynı zamanda
da buna layık olduğunu söylüyor. Klişe bir söz ama “HAK ALINIR VERİLMEZ” sözü burada da geçerli. Ülkemiz bu hakkı
alabilmek için ekonomik, sosyal, kültürel, askeri olarak gücünü kabul ettirmek
zorunda. Bunun yolu da “MUASSIR MEDENİYETLERİN” gerektirdiği reformları
yapmasıdır. Ekonomik olarak ORTA GELİR GURUBU TUZAĞINDAN kurtulup ÜST GELİR
GURUBU düzeyine çıkabilmemiz için de bu REFORMLAR gerekli. Reformlar ancak
huzur-barış ortamında yapılabilir.
Ortadoğu-Suriye
iç savaşı, PKK Terörü, PYD ,DEAŞ gibi huzurumuzu bozan, sivillerin ölümüne
sebep olan olaylara bir de bu açıdan bakalım. Siyasi görüşlerimiz, dini
inançlarımız, etnik yapılarımız ve coğrafi bölgelerimiz farklı olabilir. Zaten
farklı da .Bu ülkenin huzur, refah ve mutluluk içinde olmasını isteyen herkes
ile ortak paydalarda buluşuruz. Buluşup REFORMLARI da başaracağız. Ancak hangi vasıflara sahip olursa olsun “MİLLİ” olamayıp İHANET
İÇİNDE olanlar ile ortak paydamız olamaz.
Bölgemizde ve Suriye özelinde yaşanan savaş, 3.Dünya savaşının mini
provasıdır. Savaş sonrası kurulacak MASA’da Türkiye olarak muhakkak
bulunmalıyız. Masadaki sorumluluğumuz sadece milletimizin hak ve menfaatlerini
korumakla sınırlı olmayıp Dünyada ezilen-sömürülen
TÜM MAZLUM İNSANLARIN (DEVLETLERİN DEĞİL) hak ve menfaatlerini korumak ta
dahildir. Bunu da başaracağız…08.12.2022 Kdz.Ereğli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder