27 Temmuz 2019 Cumartesi

F-Ve AK PARTİ…


F-Ve AK PARTİ…

İstanbul adayı Sn. Binali YILDIRIM, bilgisi, tecrübesi, siyasi kariyeri, iş üretkenliği, tevazu sahibi, alçak gönüllü ve uzun yıllar İstanbul’a hizmet etmiş biri olarak ideal bir aday idi. Ve kişisel kanaatim odur ki seçimlere “SAKATLIK”  karışmayıp oylar yer değiştirmeseydi az farkla da olsa belediye başkanı idi. Lakin nasipten öteye bir şey olmaz. Olanda da hayır vardır.
23 Haziran seçiminin galibi Sn. Ekrem İMAMOĞLU olsa da 31 Mart Yerel seçimlerinin mutlak galibi % 45 civarında oy alan AK PARTİ ve % 52 oy oranı ile CUMHUR İTTİFAKI olmuştur. Öncelikle bu tespiti yapmak şart. Sadece 23 Haziran seçiminin kazanan CHP bu başarısı ile sistem tartışmasını gündeme taşımaya hevesli olduğunu gördük. CUMHUR İTTİFAKI % 50’nin altında bir oy oranı alsaydı bugün MEŞRUİYET tartışmaları dahil çok farklı gündemimiz olurdu. O halde AK PARTİ’nin karalar bağlamasına gerek yok. Üstelik seçimsiz bir 4 yıl iktidarda olduğu gerçeği var.
Lakin özellikle büyükşehirlerde yaşanan başarısızlığın mutlaka irdelenmesi gerekir. Bu çalışmayı ORTADOĞU ve DÜNYAKİ hesaplaşmaları görmezden gelinerek yapmak mümkün değil. Hele hele 15 Temmuz 2016 FETÖ’nün iç savaş çıkarma hedefli kalkışması değerlendirmelerin en başında yer almalıdır. Çünkü Aziz milletimizin göğsünü tanklara ve kurşunlara siber ederek bertaraf ettiği bu kalkışmanın 16 Temmuzda bittiğini düşünmek ahmaklıktır. FETÖ’nün arakasındaki GÜÇ(LER) savaşlarını devam ettiriyorlar. Değişen şey ellerinde SİLAH yerine ekonomik-sosyal-kültürel-jeostratejik araçları kullanmalarıdır. Tam da bu noktada CUMHUR İTTİFAKININ gerekliliğini ve başarısını kabul etmek gerekir.
“OLANDA HAYIR VAR” dedik. AK PARTİ’de neler oluyor veya neler olmuyor?. Bu sorunun  cevabı mutlaka bulunmalı ve de gereği yapılmalıdır. Bildiğimiz bir şeyi kısaca özetlemek gerekirse. Sn. Cumhurbaşkanımızın da sık sık dile getirdiği “DAVAMIZ” kelimesi AK PARTİ’ye can ve ruh veren kavramdır.1960’lı yıllarda MTTB ile kurumsallaşmaya başlayan 1970’li yıllarda ise MNP ile siyasallaşan 1991 yılında RP+MÇP+IDP ittifakı ile % 16 oy--61 milletvekili ile TBMM de güçlü bir grup kurarak ülke siyasetinde  etkisini göstermiş ve 1994 yılında da Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDEİYE BAŞKANLIĞINI kazanması ile   DAVA HİZMETE dönüşmeye başladı.
Demokrasilerde Siyasi partiler yapılarına göre 1-DAVA-İDEOLOJİ 2- KİTLE partileri olarak 2 önemli gruba ayrılır. Dava partileri oy oranlarına bakılmaksızın iktidar olamasalar da hayatiyetini sürdürebilen partilerdir. Tıpkı S.P.-BBP-M.P.-TKP,-İŞÇİ PARTİSİ,-VATAN PARTİSİ gibi partilerdir. AK PARTİ-CHP-MHP-İYİ PARTİ-HDP-  gibi partilerde KİTLE partilerine örnektirler. İktidar olamayan KİTLE PARTİLERİ belli bir süre sonra kapanıp giderler. DP-AP-ANAP-DYP gibi ülkeyi yönetmiş kitle partileri bu gün siyaseten yok olmuşlar. Kitle partisi olup ta iktidar olamadan ayakta kalmayı başaran CHP’si esas itibarı ile İDEOLOJİ partisi olma özelliği ile varlığını devam ettirebilmiştir. AK PARTİ ise 2001 yılında siyaset yoluna DAVA PARTİSİ olarak çıkmış üzerinden 1 yıl geçmeden İKTİDAR olmuş bir parti. Hızla KİTLE PARTİSİNE dönüşerek 21 yıl sürmesi kesin olan 17 yıllık iktidarını yaşamış bir PARTİDİR.

***Bu gün yaşadığı sıkıntıların kaynağı da tam bu nokta. Metal yorgunluğu denilip değişimler yaşansa da 3 dönem kuralı ile gençleşme-yenilenme gerçekleşse DAVA partisinden KİTLE partisine dönüşümü kontrol altında yapılamamıştır. Gerekçeleri sadece parti içinden kaynaklanmadığı da hepimizin malumudur. Bunu bir örnekle izah etmek isterim; 23 Haziran seçimi değerlendirmesi yapılan bir TV programında; Sanatçı-Siyasetçi Ahmet Yenilmez dedi ki: 1994 yerel seçimlerinden yaklaşık 1-2 hafta sonra İstanbul’un fakir sayılabilecek bir semtinde otelde kalıyorum. Belediye Başkanı Sn. Cumhurbaşkanımız yeni seçilmiş. Belediyenin imkanları kısıtlı ve sokalar temizlenemiyor. Otelin penceresinden baktığımda çok ilginç bir şey gördüm. Başörtülü bacılar-ablalar ellerinde süpürgeler sokakları süpürüyor. Ve inanıyorum ki bu bacılarımın birçoğu evlerinde ellerine süpürge almamışlardır. Hemen program yöneticisi Turgay Güler söze karıştı. Dedi ki o zamanlar ben de ÇÖPLERİ TOPLAYAN ekibin içinde ÇÖP topluyordum. Bu sefer söze araştırmacı-yazar Mustafa ŞEN katıldı. Dedi ki; Esenler Belediye Başkanı Tevfik GÖKSU ile ben ÇÖP TOPLAMA işini bizzat organize etmiştik. Şimdi soruyorum; AK PARTİ İL BAŞKANLIĞI(İstanbul olabileceği gibi 80 vilayet olabilir) bir  ilan verse  BELEDİYEMİZİN SOKAKLARI TEMİZLEME ve ÇÖP TOPLAMA İŞİ var.1994 yılının yaklaşımı mı yoksa İHALEYİ EN İYİ ŞARTLARDA NASIL ALIRIZ ve NASIL BÖLÜŞÜRÜZ yaklaşımı mı olur?.

***Kamu malı ister belediye isterse merkezi hükümete ait olsun. Bunu her kim yönetiyorsa tüyü bitmemiş yetim hakkını koruma yükümlülüğü var. İstanbul belediyesi olarak 1994-2019 ülke olarak ta 2002-2019 tarihlerindeki hassasiyetler aynı mı? Bunu da bir örnekle izah etmek istiyorum. İstanbul bir dünya şehri. Aradığın her şey var. Ve çok ciddi bir oranda üniversite öğrencisini de içinde barındırıyor. Belediyenin öğrencilere hizmet etmesi şart. Yurt sayısı yeterli olmadığından kötü şartlarda evlerde kalan bir hayli öğrenci var. Kira fazlalığı ev sahibi anlaşmazlığı vb nedenlerden de sık sık ev değiştirirler. Yine böyle bir ev taşımasında öğrenci eşyalarını belediyenin aracı ve işçilerinin taşıyacağını söyledi. Merak edip araştırdım. Bu güzel hizmet herkese veriliyor mu? Maalesef sadece işini ayarlayabilen yani adamı olan bu hizmetten yararlanıyor. Belediyenin aracını ve personelini sadece kendilerinin istediği öğrencilere yollayan  belediye başkanı ve ekibi KAMU MALINI hakkaniyetle kullandım diyebilir mi?. Burada işin mahiyeti ve miktarı hiç önemli değil. Önemli olan KAMU MALINA haksız bir tasarrufta bulunmak. Böyle bir uygulama her siyasi partiye kayıp ettirir.

***Siyasi partiler teşkilatları ile ver olur ve ayakta durular. Demokrasi tarihimizde en iyi teşkilatını çalıştırıp sevk eden parti olarak AK PARTİ olduğu ortak fikirdir. Bir sonraki seçim çalışması bir önceki seçimin bittiği gün başlar. Seçimleri kazanmanın en önemli unsuru SANDIK MÜŞAHİTLERİDİR. Çünkü sandığa giren oyların YSK sistemine doğru ve eksiksiz girmesini sağlayacak olan SANDIK MÜŞAHİTLERİDİR. 17 yıllık başarıda teşkilatlar ve sandık müşahitleri çok önemli rol oynadı. Lakin insan faktörünün olduğu her vakada hata-kusur olması kaçınılmazdır. Başarı her türlü kusuru örttüğü için AK PARTİ kusurlarını yeterince göremeyip düzeltememiştir. Bu hususu yaşayarak gören biriyim. Şöyle ki 2007 yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinde AK PARTİ Kdz. Ereğli S.K.M. başkanı olarak görev yaptım. Seçim sonrası başarılı olduğumuz için SEÇİM SONRASI EKSİKLERİMİZİ DE İÇEREN RAPORUM ancak tozlu raflarda yerini aldı. 31 Mart İstanbul seçiminde sandığa giren oyların YSK sistemine doğru ve eksiksiz giremeyişinin en önemli nedeni SANDIK MÜŞAHİTLERİNİN eksiklikleri olduğuna inanıyorum.

***Son olarak ADAY TESPİTLERİ konusunda da ciddi hatalar yapıldığı kanaatindeyim. Genel seçimlerde ülke genelinde toplam 600 mv için aday gösteriliyor. Adayların seçmenler tarafından yeterince tanınması mümkün değil. Bu durumda seçmen adayın kefiline inanarak oy veriyor. Özellikle LİDER PARTİSİ konumundan KURUMSAL PARTİ konumuna henüz geçemeyen AK PARTİ de Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kefil olduğuna inandığı  adaylara OY veriyor. Ancak yerel seçimlerde AK PARTİ’ye 50.000 civarında başkanlık ve meclis üyeliği için müracaat yapılmış. Cumhurbaşkanının bunların her birini tek tek tanıyıp belirlemesi ve kefil olması mümkün değil. Üstelik yerel seçimlerde seçmenin adayları birebir tanıma şansı var. Bu durumda kimi kendine yakın ve liyakatli görüyorsa tercihini ondan yana kullanıyor. Örnek olarak yaşadığım şehri vermek isterim. Bir önceki seçimde Başkan seçilen adayımızın seçildikten 2-3 yıl sonrasında SEÇME İRADESİNİ başta o dönemin milletvekili olmak üzere hiç kimse üstlenmedi. 31 Mart seçimlerinde de aynı durum yaşandı. Meclis üyelerinin oluşumunun hangi stratejiye göre yapıldığını hala çözebilmiş değilim. Ve listeyi düzenleyen İRADENİN kim(ler)den oluştuğunu şahsen bilmediğim gibi parti teşkilatı ve hatta seçmenin de bilmediğini tahmin ediyorum. Bilinmezlik ise kişiyi seçmene karşı sorumluluktan kurtarır. Ve hata yapanlar da hata yapmaya devam ederler.


AK PARTİ kurulduğu günden bu güne kadar Aziz milletimize büyük hizmetler yaptı ve yapmaya da devam edecek. Biliyoruz ki bu ülkenin dönüştürücü-değişimci gücü MUHAFAZAKAR kesimdir. Muhafazakar kesimin ana temsilcisi de AK PARTİ olduğuna göre önce kendi içindeki eksikliklerini-hatalarını gidermek zorundadır. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerini İYİ OKUYUP GEREKLİ DERSLERİ ALARAK yoluna devam etmelidir. Bu AK PARTİ’NİN hem sorumluluğu hem de yükümlülüğüdür. 13.07.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder