DAVUTOĞLU
ve 367 GARABETİ
Siyasi
tarihimizde geçen hafta bir ilk yaşandı.Yaşanan olay toplumun her kesiminde
etkisini gösterdi.Üzülenler,sevinenler,şaşıranlar olduğu kadar olayın şoku
atlatıldıktan sonra da yeni hesaplar yapılmaya başlandı.Hemen her olayda olduğu
gibi olaylara “sonuç odaklı”
bakışımız burada da kendini gösterdi.Halbuki
“sebep-sonuç “ ilişkisini
çözemeden hedefin ne olduğunu da anlamak mümkün ol(a)maz.
Binlerce
yıllık tarihimizde başkan-lider sistemi
ile yönetilirken,PARLAMENTER sisteme 1923 de Cumhuriyetimizin kuruluşu ile
geçiş yaptık.Cumhuriyetimizin ilk yılları resmi olarak PARLAMENTER olsa da
fiili olarak BAŞKANLIK ile yönetiliyordu.Tek parti,milletvekili adaylarını
seçen tek lider ve partili Cumhurbaşkanı.Çok partili hayata geçiş ile de devam
eden partili Cumhurbaşkanı sistemi 1960 lı yıllara kadar devam etti.1960’dan
sonra SENATOLU PARLAMENTER sistem ile yetkileri çok olan asker kökenli
Cumhurbaşkanı modeli vardı. Kuvay-ı Milliyenin
Galip Hocası rahmetli Celal Bayar’ı saymazsak ilk sivil Cumhurbaşkanımız
rahmetli Turgut Özal idi.
1960
Anayasası başta olmak üzere hala yürürlükte olan 12 Eylül Anayasası, “Egemenlik,
kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu
esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır....” der.Anayasa,
T.B.M.M ce seçilecek Cumhurbaşkanına önemli bir misyon çizmiştir.Milli iradenin
tecellisi olacak hükumetleri kontrol etmek gerektiğinde fren vazifesi yapmak.Ve misyonu
gerçekleştirirken de hiç bir sorumluluğu olmayacak(tam
da Kenan Evren kafası).
T.B.M.M
de Cumhurbaşkanı seçimleri ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ten 2007
deki son seçimlere kadar hep sorunlu olmuştur.2007 deki seçimleri hatırlarsak
Cumhurbaşkanlığı seçimleri rejim meselesi olarak görüldü.27 Nisan e-muhtırası
yaşandı.T.B.M.M sinin siyasi aritmetiği AK PARTİ li bir cumhurbaşkanın
olacağını garantilediği için Sn.Sabih Kanadoğlu tarafından 367 garabeti
üretildi.Meclisteki muhalefet partileri günü kurtarmak için bu öneriye
balıklama atladı.Anayasa mahkemesi de onay verince 367 garabeti Sn.Abdullah
Gül’ün seçilmesini engelledi.367
garabeti ile milli iradenin önünün kesilmesi günü kurtaran bir çözüm
olmuştu.
Siyaset
çözüm üretmek demektir.Çözüm makamı da millet olduğu için 21 Ekim 2007 de
yapılan referandum Cumhurbaşkanının
seçiminin halk oyu ile yapılması %68 le kabul edildi.İşte o tarihte artık II.CUMHURİYET dönemi resmi
olarak başlamış oldu.Ve 10 Ağustos 2014 de Sn.Cumhurbaşkanımızın seçilmesi ile de uygulamaya geçilmiş oldu.
Durum
şu;
i-Olağanüstü
yetkilerle donatılmış ,devletinde başı,orduların da başı,sorumluluğu olmayan ve
de halk tarafından seçilmiş bir CUMHURBAŞKANI.
ii-Parlamenter
sisteme göre halk tarafından seçilmiş T.B.M.M. den güvenoyu alan BAŞBAKAN ve
onun hükumeti.
Buraya
kadar izah etmeye çalıştığım husus isimlerden bağımsız olarak ülkemizin
durumudur.
Bir
örnekleme yapacak olursak;Ülkemizde kulüplerimiz BAŞKANLIK sistemine göre
yönetilir.Kulüp üyelerinin seçimi ile gelen BAŞKAN takımı kendi onay verdiği TEKNİK DİREKTÖRE teslim eder.Teknik Direktör
seçiminin kulüp üyeleri tarafından yapıldığını varsayalım.Üyelerce Seçilmiş
kulüp BAŞKANI ve üyelerce seçilmiş TEKNİK DİREKTÖR.
Takımı
kim oluşturacak,ulusal-uluslararası yarışlara katılıp katılınmayacağına kim
karar verecek,ulusal-uluslararası hedefi kim belirleyecek....Hepsinde uyum
olduğunu farz edelim.Takımı maça kim hazırlayacak ve hangi maçta hangi taktik ile oynatacak.Oyun esnasında oyuncu
değişikliğine kim karar verecek gibi uzayan sorular ve sorunlar olacak.
Sonuç
olarak 2007 de Cumhurbaşkanının halk oyu ile seçilmesi AK PARTİ nin planladığı
ve hedeflediği bir şey değildi.O gün günü kurtarmaya çalışanlar geleceği hesap
etmemiştir.2007 de İKİNCİ CUMHURİYET
DÖNEMİ resmen ,10 Ağustos 2014 de de fiilen başlamıştır.Resmen ve
fiilen gelinen duruma , yasalarımız uyumlu hale gelmedikçe sorun çok daha büyük
olacak.
Şahsen
Sn.Başbakanımızın görevi “bırakma
zorunluluğu” hissetmesine üzüldüm.Keşke güçlü Cumhurbaşkanı ve güçlü
Başbakan modeli çalışabilseydi. Ancak bu durumun eşyanın tabiatına aykırı
olduğu apaçık.
Kişiler,AK
PARTİ ve milli iradenin temsili
açısından olayı bir sonraki makalemde değerlendirmek isterim.09.05.2016
Kdz.EREĞLİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder