KORONA VİRÜS MÜCADELESİ (II)
VİRÜSLE SAVAŞ
Çin
kaynaklı olduğu bilinen COVİD-19 Virüsünün asıl kaynağı yabani hayvanlar olup
değişime uğradıktan sonra insana bulaştı. İnsandan insana geçişi kolay ve hızlı
olunca tüm dünyayı kısa sürede içine alan bir SALGINA dönüştü. Virüsler tek
başına canlılıklarını sürdüremedikleri ,yer değiştirme özellikleri olmadığından
mutlaka bir KONAĞA ve TAŞIYICIYA ihtiyaç duyarlar. COVİD-19 virüsü YAŞAYABİLMEK
için hem konak hem de taşıyıcı olarak İNSANA muhtaç. İşte bu özellik virüsün
bulaşmasını da mücadelesini de kolaylaştıran yöntemdir. Virüsün bulaştığı
kişilerin yaklaşık %80-85’i her hangi bir hastalık bulgusu yapamadan
(asemptomatik) yok oluyor. COVİD-19 virüsünü tedavi edecek bir ilaç ve aşı
henüz elimizde yok. Ateş, öksürük ,nefes darlığı, halsizlik, eklem ağrısı gibi
bulgular gösterenlerin büyük çoğunluğu bulgulara göre yapılan
tedavilerle iyileşiyor. Ayakta-evinde iyileşemeyen kısmın tedavisi hastane
şartlarında yapılabiliyor. Hastaneye yatırılanların bir kısmı YOĞUN BAKIM
şartlarında ve hızlı bir şekilde nefes darlığı geliştiğinden SOLUNUM CİHAZLARI
ile tedavi yapılabiliyor. COVİD-19 virüsü ile mücadelede en büyük iki gücümüz
var.1-Hastalığa YAKALANMAMAK, 2-tedbirlere rağmen
hastalığa yakalananlar için güçlü-fedakar bir SAĞLIK İNSAN GÜCÜMÜZ
ve TIBBİ-TEKNİK DONANIMIMIZ var.
COVİD-19
virüsü nasıl bir etki yaparak hastalık oluşturur sorusunun cevabı virüs ile
mücadelede çok önemlidir. İnfluenza grubundan bir virüs olduğu için genellikle
gribal şikayetler oluşturur. Tüm virüslerde olduğu gibi COVİD-19 da hayatını
sürdürebilmek ve çoğalabilmek için bir CANLIYA ihtiyaç duyar. Normal şartlarda
DERİMİZİN koruyuculuğu çok yüksektir. Havada olup ta vücuda girmek isteyen
mikropların da girişine engel olur. Giriş yolu olarak Ağız-burun-mukozalar ve
gözümüz kalır. En kolayı da AĞIZ-BURUNDUR. Buradan giren virüsler kırmızı kan
hücrelerinin (alyuvarlar) içine girerek yaşamaya ve çoğalmaya başlıyor. Hücre
içinde hızlıca çoğalan virüsler alyuvarların zarını patlatarak ortama
yayılıyor. Her virüs kendi hayatını sürdürebilmek için yeni bir hücre bulmak
için mücadele ediyor. Vücudun savunma mekanizmaları harekete geçerek virüsleri
yok etmeye çalışıyor. Bu savaş akciğer içinde olduğu zaman savaş alanında
oluşan anormal değişiklikler AKCİĞERİN normal fonksiyonu olan oksijen
alış-verişini bozuyor. Bu durum ilerleyince KAN YOLU İLE TAŞINABİLEN OKSİJEN
ORANI AZALIYOR ve SOLUNUM SIKINTISI başlıyor. Burada SOLUNUM DESTEK CİHAZLARI
devreye giriyor. Hastanın başka bir veya birden
fazla hastalığı var ise bu durumda SOLUNUM
SIKINTISI-OKSİJEN İHTİYACI daha da artarak yoğun bakım ve entübe işlemine geçiliyor.
Her savaşta güçlü olan kazanır. Güç; rakibinden fazla kuvvete sahip olmak
olmayıp var olan kuvvetlerini en verimli kullanmaktır. İşin bu kısmı TEDAVİ
kısmı olup PROFESYONEL EKİPLERİN işidir.
Akciğerde
süren savaş ve alyuvarların zarının yırtılması ile saçılan virüsler
solunum yoluyla dış havaya çıkar. Öksürük ile bu yayılım tazyikli bir hal
alarak ağızdan 1.5-2 metre mesafeye kadar ulaşabilir. Tıpkı sirklerde ağzından
ateş püsküren sihirbazlar gibi. Seyretmesi hoş olabilir lakin hiç kimse
sihirbazın ağzının dibine girmez. İşte virüse karşı yapılacak mücadelenin en
kolay en ekonomik ve en başarılı şekli bu. Sihirbazın ağzından çıkan ateş
çemberinin kapsama alanına girmemek. Alınan tüm tedbirler bunun için. Buna da
İZOLASYON diyoruz.
Yüzyıllardır
sirklerde bu gösteriler yapılır ve milyonlarca insan tarafından da
seyredilir. Bu güne kadar sirk cambazlarının ağzından çıkan ateşten
yanan-etkilenen kimse olduğunu duymadık (İş kazaları hariç). Sirklerde sosyal
izolasyon başarıldığı gibi COVİD-19 virüsü için de başarmak mümkün.
Sirkteki
sihirbazın kim olduğunu biliyor olmak ve de ağzından çıkan ateşin
gözle görünüyor olması bizi koruyor.
Lakin
VİRÜSLE MÜCADELEDE
Ne
SİRK belli (SİRK TÜM DÜNYA)
Ne
SİHİRBAZ belli( YAŞAYAN HER İNSAN SİHİRBAZ OLABİLİR)
Ne
ağızdan çıkan VİRÜSLERİN (ateşin miktarı) miktarı belli
Ne
de KAÇ METRE MESAFEYE gittiği belli.
PANDEMİ
tarzındaki hastalıklarla mücadelede TEŞHİS-TEDAVİ-TAKİP üçlüsü aynı
anda ve aynı değerde olmalıdır. Bu da
tek merkezden yönetilen güçlü bir organizasyonu gerektirir.
Bütün
dünyada yürütülen mücadelenin 2 tarafı var Biri VİRÜS, diğeri ise İNSAN. İşin
bireysel kısmı virüsle insanın buluşması ile başlıyor. İZOLASYON ise bu
ikisinin BULUŞMASINI ENGELLEMEK hedefi üzerine yapılan işlemlerdir.
VİRÜS BULAŞMIŞ BİR İNSANDAN BAŞKA BİR İNSANA
BULAŞTIRMAMAK İÇİN;
Virüslere
TAŞIYICI
olmamak; Malum virüsler tek başlarına
yaşamlarını sürdüremedikleri gibi bir yerden başka bir yere gidemezler. Hareket
edebilmeleri ancak bir TAŞIYICI ile mümkündür. İnsana bulaşan ve yaşamını
sürdüren VİRÜS başka bir insana geçebilmesi için mutlaka öksürme ve/veya nefes
yolu ile havaya çıkacak .Havada kaldığı çok süre içinde o havayı soluyan başka
bir insana geçmiş olacak. Mikron düzeyinde çok çok küçük ebatlarda olan
COVİD-19 virüsü nefesteki nem damlacıklarına tutunarak dışarı çıkar.
Covid-19
virüsü bulaşan herkeste hastalık bulgusu oluşmaz. Bu durumda kimlerden
korunulacak , nefes veya öksürüğünün etki alanından uzak durulacağını bilmekte
mümkün olmuyor. Bu yüzden virüse taşıyıcılık yapmamak adına SOSYAL İZOLASYON
kavramı oluştu. Millet olarak sıcakkanlı yapımız ,toplu taşıma araçlarındaki
yoğunluk, düğüne-dernek-parti toplantılarındaki iç içelik virüs için çok kolay
seyahat imkanı sağlamış oluyor. Bunun için kullanılan yöntemler;
i-SOSYAL İZOLASYON
ii-EL YIKAMA-TEMİZLİK
iii-DEZAVANTAJLI GRUPLARIN EVDE KALMASI
iv-MASKE
v-KARANTİNA
vi-ULAŞIMI-GEÇİŞİ
ENGELLEMEK
i-SOSYAL İZOLASYON
Solunum
yolu ile bulaşan Covid-19 virüsün özellikleri nedeni ile virüs bulaşan bir
insanla yakın mesafe yaşamamak gerekir. Bu günkü bilgilerimize göre öksürük ve
nefes yolu ile dışarı çıkan virüs 1-1.5 metre kadar uzağa gidebiliyor. Sonra da
üzerinde bağlı olduğu damlacığın ağırlığı ile yere-zemine düşüyor. İş yerleri
ve toplu yaşam alanlarında 1-1.5 metre çaplı bir daire içinde kimse
olmamalıdır. Bu mesafeleri koruduğumuzda virüsün bize bulaşma ihtimalini
azaltmış oluruz.
ii-EL YIKAMA-TEMİZLİK
Sürekli
hareket halinde olan bizler özellikle ellerimizle her yere temas ederiz.
İnsanların nefesleri ile çevreye dağılan virüsler yere düşerken
masa-sandalye-eşya-elbise gibi hayatımızı iç içe yaşadığımız cansız varlıklara
konacaklar. Virüs, zamanını tam bilemesek te tek başına birkaç saat ancak
yaşayabiliyor. Bu süre zarfında ellerimizi sürdüğümüz yerlerden virüsü
alabiliriz. İstemsiz olarak ellerimizi ağzımıza burnumuza hatta gözümüze
sürdüğümüzde hayatını sürdürecek canlı hücreyi bulmuş olur. Şayet günde bir kaç
kez ellerimizi sabunlu suyla yıkarsak virüsü yok etmiş oluruz.
Çevremizde
sık kullandığımız masa-sandalye-kapı kolu gibi sabit yüzeyleri sık
sık her zaman kullanılan temizlik maddeleri ile temizlemek yeterlidir.
Elbiselerimizi ise balkon gibi açık havada bir-kaç saat bekletmek yeterli
olacak. Meyve ve sebzeleri musluk suyu ile yıkamak yeterli. Sokaklardan
zeminden virüsün bulaşması çok zor. Lakin evin içine ayakkabı ile girilirse bu
ihtimal biraz artar.
İş
yerleri-ev-toplu taşıma araçları gibi ortak havayı soluyan kişi sayısı birden
fazla olunan yerleri sık sık havalandırmak gerekir. Virüsün güneş ışığı ve
yüksek ısıya dayanıksız olmasını avantaja çevirmek gerekir.
iii-DEZAVANTAJLI GRUPLARIN EVDE KALMASI
Yaş
ile beraber vücut direncinin zayıfladığı ve tansiyon, şeker kalp hastalıkları
gibi hastalıkların arttığı göz önüne alındığında YAŞLI NÜFUS dezavantajlı gurup
oluşturur. Bu nedenledir ki büyüklerimiz, atalarımızı korumak için 65 yaş
üstünün sokağa-sosyal hayata katılmasına kısıtlama getirmek gerekir. Kendileri
çok hareketli grubu oluşturan kreş-ana sınıfından üniversite düzeyine kadar
olan öğrencilerin hareket alanı kısıtlanarak virüse TAŞIYICILIK yapmaları
engellemek gerekir. Okulların tatil edilmesi, spor müsabakalarının
ertelenmesi ve aktif iş hayatında olmayan 20 yaş altındakilerin sokağa çıkması
kısıtlanmıştır.
iv-MASKE
Çok
tartışılan çok konuşulan bir konu. Gerekli mi değil mi ?Lakin ortada bir gerçek
var ki tüm dünya ülkeleri MASKEYİ bu virüsten korunmanın çok önemli bir aracı
olarak görüyor. Covid -19 un ilk çıktığı ülke olan ÇİN tüm dünyadan maske
tedarikine gitmiş. Hastalık dünyaya yayılınca da “MASKEYE ULAŞILABİLİRLİK”
virüsle mücadelede bir yeterlilik kriteri olarak görülmeye başlandı.
Maske,Covid-19
virüsü hayatımıza girmeden önce de günlük hayatımızda kullandığımız bir
malzemedir. Maskelerin temel olarak iki kullanım şekli vardır.
1-Özellikle ameliyathanelerde cerrahi işlem
yapılan hastaya hekim ve diğer personelin ağzından çıkabilecek mikropların
bulaşmaması için kullanılmaktadır. Tam olarak aynı gerekçeler olmasa dahi
gıda-hijyen ve ileri teknoloji üretimi olan yerlerde de maske kullanılır. Bu
maskeler kullanıcısından başkalarına herhangi bir bulaşmayı önlemek amaçlıdır.
2-Maskeyi kullanan kişinin ortamdaki
canlı-cansız zararlı etkenlerden korunması için kullanılması. Bu da
tozlu-kimyasal içerikli-ağır kokulu-yüksek ısılı-sesli gibi normal
çevre şartlarının dışındaki ortamlarda bulunma zorunluluğunda kullanılan
maskelerdir.
Bu
günlerde kullanılan maskeler bizi koruyan değil bizim virüs-hastalık
bulaştırmamızı önleyici olan maskelerdir. Hemen hepsi tek kullanımlıktır. Çok
bilinen maske çeşitleri;
a-N-95
ve FFP3 maskeler .Bunlar profesyonel
amaçlı olup ameliyathanelerde ve enfekte hastalardan korunmak için sağlık
personelinin kullandığı maskeler. Günlük sokakta kullanımı gereksiz olup
kullanım zorluğu da olan bir ürün olup aynı zamanda pahalıdır da.
b-Cerrahi
maske; Çok
yaygın ve günlük kullanım için uygun olarak üretilmiş maskelerdir. Tek
kullanımlık olup koruyuculuğu kullanma şekli ile direk orantılıdır. Sadece
lastiklerinden tutulup kulaklara takılır. Burun ve ağzı tam olarak örtecek
şekle getirilir. Maskenin üst kenarında ince ve esnek olan tel burun üstüne
gelecek şekilde bastırılır. Bu maskelerin hava geçirgenliği çok azdır. Lakin
belirli bir süre (1-2 saat) sürekli takılı kalırsa nefes ile nemlenir, takılı
iken ellenir, sağı-solu çekiştirilir ise yine kullanım özelliği bozulur. Maske
çıkarılacağı zamanda mümkün olan ölçüde el değmeden sadece lastik kısmından
tutularak çıkartılır. Tıbbi atık gibi görülüp mutlaka kapalı bir çöpe atılır. Etrafa
ve kolay ulaşılabilecek bir yere bırakılmamalıdır.
c-Cerrahi
maske özelliği olmayan maskeler ve atkı-bere gibi koruyucular. Bunların koruyucu özellikleri çok az
olmakla birlikte hiç yoktan iyidir. Ayrıca maskeli olmak kişinin hem kendisinde
hem de karşısındakinde farkındalık oluşturması da fayda
sağlar.
v-KARANTİNA
Sosyal
izolasyon, koruyucu önlemlerin yeterli olmadığı veya çok sayıda insanın ve/veya
belirli bir yerleşim alanının izolasyonu gerektiğinde baş vurulan yöntemdir. Özellikle
tarım-hayvancılıkla uğraşan bölgelerde hayvanlarda oluşan hastalıklarda da
kullanılır. Covid-19 da ise yurt dışından gelen grupların
(çalışan-öğrenci-umreci-tatilci gibi) toplu olarak izole edilmesi. Siteler veya
mahalle-köy-şehir-bölge-ülke gibi belirli yerleşim bölgesinde hasta
ve riskli olanların fazla olma ihtimalinde uygulanır. Karantina bölgesinde
yaşayanların temel ihtiyaçları KAMU tarafından karşılanır.
vi-ULAŞIMI-GEÇİŞİ
ENGELLEMEK; Virüsün hareketliliğini ve
bulaştırıcılığını durdurmak için uygulanan bir yöntemdir. Özellikle
hastalığın fazla olduğu ülke ve/veya şehirlerden geçişi engellemek için
yapılır. İran kapılarını kapatmış olmamız ,hava-deniz-kara yollarının
kapatılması hatta 30 büyük şehir+ Zonguldak illerine giriş çıkışların
kısıtlanması uygulamalarını örnek verebiliriz.
Ülkemizin
ve tüm dünyanın yaşadığı COVİD-19 virüsü ile mücadelede
TEDAVİ kısmı SAĞLIK PERSONELİMİZİN fedakarca yaptığı ve çok
ta başarılı olduğumuz bölümdür. Tedavi kısmına fazla iş düşmemesi ve özellikle
can kaybımızın en aza indirgenebilmesi için elimizde çok büyük bir güç ve
avantaj var. Bu ise VİRÜSE TAŞIYICILIK YAPMAMAK VE YAKALANMAMAKTIR. 27.04.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder